The Light and the Glory The United States Constitution has been the bedrock for the longest lasting government in all history.

The Light and the Glory 

The United States Constitution has been the bedrock for the longest lasting government in all history. Why is it that our constitution still exists after more than two hundred years? Is it the incredible minds of those that framed it, or is it something else? In 1620, the Pilgrims departed from Holland and set out for America. Ten years later, they were followed by the Puritans. The Puritans and the Pilgrims experienced incredible hardships, which forced their reliance on God. There was little to eat, and shelter was no more than an uninsulated log cabin. As new generations grew up, they began to learn how to grow and harvest crops, which supplied them with plenty to eat, and comfortable lives. They did not have to depend on God for their survival. Gradually, as the people strayed further away from God, there began to be witchcraft and many people with no moral standards at all. These once godly people had forgotten how God had miraculously provided for their grandparents. By the mid 1700’s, America was in desperate need of a revival. This burden was laid on a man’s heart whose name was Jonathan Edwards. Jonathan Edwards, a graduate of Yale at seventeen, began and sustained a revival that changed the course of American history. Along with George Whitefield and countless other circuit riding preachers, Jonathan Edwards brought America down on her knees before God in repentance. America was indeed a new nation. It was about this time that America began to view itself as one nation, not just a handful of independent colonies. The only problem was that the Americans were not the only ones who had settled in the New World. They were bordered on the north and west by the French and on the south by the Spanish. If anyone attempted to settle on the west side of the Appalachian Mountains, chances of survival were slim because of hostile Indians and cruel French trappers. America was far from having enough manpower to take on the French all by themselves. When King George III realized that his prized possession, the American colonies, was in danger of being taken over by the French, he sent troops to push the French- American boundary line deeper into the interior of the continent. This turned into an all out war known as the French and Indian War. Although the beginning of the war favored the French, the British eventually became successful in setting the French-American boundary well past the Appalachian Mountains. Along with the “Great Awakening,” the French and Indian War would be another turning point in American history because the colonists now realized that they were capable of building an army. The war also unveiled future heroes such as George Washington. Most of all, it brought the colonies together in unity. Relations were now beginning to change between the colonies and England. The colonists “were beginning to regard themselves as Americans rather than Englishmen.” The colonies were now on a much higher spiritual level than England. King George again realized that his prize possession was in danger of being lost. However, this time it was the colonists themselves that were the threat. To stop the growing rebellion in America, George III appointed a new prime minister George Grenville. Grenville decided to tighten England’s control of the colonial settlement past the Appalachian Mountains. This would result in the “Proclamation of 1763” which canceled all the land grants given to the colonies in the past by other kings and parliaments. He also laid new taxes on the colonists that violated their rights because the colonists had no representatives in the English parliament. The “Stamp Act” and the “Quartering Act” were just a few of the burdens that Grenville laid on the colonists. William Pitt and Edmund Burke were two men in the English parliament who encouraged Grenville to lift the tariffs and taxes. When Grenville arrogantly refused to lift any of the tariffs or taxes, it was one of the most costly mistakes he would ever make. Burdensome taxes were enraging the colonists. They did owe England a war debt of 37,000,000 dollars, but the “Quartering Act” had nothing to do with paying money to the English. Still, even if there was no “Quartering Act,” the colonists still had no representatives in the English parliament for the other taxes! In Boston, Massachusetts, the anger that the colonists had against England was beginning to turn into hatred. British regulars, roaming the streets of Boston and lodging in the homes of the people, only made matters worse. There was always taunting and teasing between the colonists and the soldiers, but on March 5, 1770, taunting and teasing turned into something much more serious. Children began throwing snowballs at some British soldiers standing in the street. Soon, adults joined in that were carrying pitch forks and other farm-tools. As the soldiers became angry, someone yelled “Fire!” and the soldiers fired into the crowd killing

 ÇEVİRİSİ 

 Işık ve Zafer Birleşik Devletler Anayasası, tüm tarih boyunca en uzun süreli hükümetin temel taşıdır. Neden anayasamız hala iki yüz yıldan fazla süredir var? Onu şekillendirenlerin inanılmaz akılları mı yoksa başka bir şey mi? 1620'de Hacılar Hollanda'dan ayrıldı ve Amerika'ya doğru yola çıktı. On yıl sonra, püritenler tarafından takip edildi. Püritenler ve Hacılar inanılmaz sıkıntılar yaşadılar ve bu da Allah'a güvenmeye zorlandı. Yemek yiyebilecek kadar az kaldı ve sığınma evi, yalıtılmamış günlük kabininden başka bir şey değildi. Yeni nesiller büyüdükçe, bol bol yemek yiyen bitkiler ve rahat yaşamlar yetiştirmeye ve hasat etmeye başlamışlardı. Hayatta kalmaları için Tanrı'ya güvenmek zorunda kalmamışlardı. Yavaş yavaş, insanlar Tanrı'dan uzaklaştıkça, büyü ve bazı ahlaki standartlara sahip olmayan insanlar başladı. Bu kez bir zamanlar tanrıça olan insanlar Tanrı'nın mucizevi bir şekilde onların dedesi için sağladıkları yolları unutmuşlardı. 1700'lü yılların ortalarına gelindiğinde, Amerika canlanma çağrısında bulundu. Bu yük adını Jonathan Edwards olan bir adamın kalbine koydu. On yedi yaşında Yale'den mezun olan Jonathan Edwards, Amerikan tarihinin gidişatını değiştiren bir canlanma başlattı ve sürdürdü. George Whitefield ve sayısız devrime binen vaizlerle birlikte Jonathan Edwards, Amerika'yı tövbe ettikleri için Tanrı'nın önüne diz çöktü. Amerika gerçekten yeni bir ulustu. Amerika'nın kendisini yalnızca bir avuç bağımsız koloni değil, tek bir ulus olarak görmeye başladığı bu sefer oldu. Tek sorun, Yeni Dünyaya yerleşen tek Amerikalı olmadığıydı. Kuzey ve batıda Fransızlar, güneyde İspanyollar sınırları vardı. Eğer birisi Appalaşi Dağlarının batı yakasında yerleşmeye teşebbüs ettiyse, düşman Hintliler ve zalim Fransız tuzakları yüzünden hayatta kalma şansları zayıftı. Amerika kendi başına Fransızları almaya yetecek kadar insan gücünden uzaktı. Kral George III, değerli mülkiyetinin Amerikan kolonileri tarafından Fransızlar tarafından ele geçirilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını fark etti ve Fransız-Amerikan sınır çizgisini kıtanın derinlerine doğru itmek için birlikler gönderdi. Bu, Fransız ve Hint Savaşı olarak bilinen bütün bir savaşa dönüştü. Savaşın başlangıcı Fransızları tercih etse de, İngilizler sonunda Appalachian Dağları'nın ötesinde Fransız-Amerikan sınırını belirleme konusunda başarılı oldu. "Büyük Uyanış" ile birlikte, Fransızlar ve Hint Savaşı, Amerikan tarihinin bir başka dönüm noktası olacaktı çünkü sömürgeciler artık bir ordu inşa edebileceklerini fark ettiler. Savaş, George Washington gibi gelecekteki kahramanları da açıkladı. En önemlisi, kolonileri bir araya getirdi. İlişkiler şimdi koloniler ve İngiltere arasında değişmeye başlamıştı. Koloniciler "kendilerini İngilizler yerine Amerikalı olarak görmeye başlamışlardı." Koloniler İngiltere'den çok daha yüksek manevi bir seviyedeydi. Kral George, ödül sahiplüğünün kaybolma tehlikesi olduğunu tekrar fark etti. Ancak, bu kez sömürgecilerin kendileri tehdit edildi. Amerika'daki artan isyanı durdurmak için George III, yeni bir başbakan George Grenville'i atadı. Grenville, İngiltere'nin Appalachian Dağları'ndaki sömürge yerleşiminin kontrolünü sıkmaya karar verdi. Bu, geçmişteki kolonilere verilen tüm arazi hibelerini diğer krallar ve parlamentolar tarafından iptal edilen "1763 Bildirgesi" ile sonuçlanacaktır. Ayrıca sömürgecilerin hakları ihlal eden yeni vergiler bıraktılar çünkü sömürgecilerin İngiliz parlamentosunda temsilci bulunmuyordu. "Damga Yasası" ve "Çeyrekleştirme Yasası", Grenville'in sömürgecilere verdiği yüklerden sadece birkaçıydı. William Pitt ve Edmund Burke İngiliz parlamentosunda Grenville'i tarifeleri ve vergileri kaldırmaya teşvik eden iki kişiydi. Grenville, tarifeleri veya vergileri kaldırmak için küstahça reddettiğinde, yaptığı en pahalı masraflardan biriydi. Borç verici vergi, sömürgecileri kızdırıyordu. İngiltere'ye 37.000.000 dolarlık bir savaş borcu borçluydular, ancak "Üç Aylık İşlem Yasası" nın İngilizlere para ödemesiyle hiçbir ilgisi yoktu. Yine de, "Çeyrekleştirme Yasası" yok olsa bile, sömürgecilerin İngiliz parlamentosunda diğer vergiler için hala herhangi bir temsilcisi yoktu! Massachusetts, Boston'da sömürgecilerin İngiltere'ye karşı olan öfkesi nefrete dönüşmeye başlamıştı. Boston sokaklarında gezinen ve halkın evinde konaklayan İngiliz düzenlileri, yalnızca daha da kötüleşti. Koloniciler ve askerler arasında her zaman tedbir ve alay vardı, ancak 5 Mart 1770'de alay etmek ve alay etmek çok daha ciddi bir şey haline geldi. Çocuklar, sokakta duran bazı İngiliz askerlerine kartopu atmaya başladı. Kısa süre içinde, zift çatalları ve diğer çiftlik araçları taşıyan yetişkinler katıldı. Askerler kızdığında, biri "Ateş!" Diye bağırdı ve askerler kalabalığa ateş ederek fi'yi öldürdü.