Jack Kerouac And The Beat Movement - The World Book Encyclopedia 427

Jack Kerouac And The Beat Movement “World War II marked a wide dividing line between the old and the new in American society and the nation’s literature”(The World Book Encyclopedia 427) . When world War II ended there was a pent up desire that had been postponed due to the war. Post war America brought about a time when it seemed that every young man was doing the same thing, getting a job, settling down and starting a family. America was becoming a nation of consumers. One group that was against conforming to this dull American lifestyle was referred to as ‘Beatniks’. “The Beats or Beatniks condemned middle class American life as morally bankrupt. They praised individualism as the highest human goal” (The World Book Encyclopedia 428). This perspective was present in poetry and literature through out the beat movement. One of the most important works produced during the beat movement was Jack Kerouac’s On The Road. In the novel Jack Kerouac’s alter ego Sal Paradise represents the American man who realizes he doesn’t want to conform to societies pressures but still hasn’t realized what it is exactly he wants to do. He is a man who has very little direction and is very much lost in the world as he knows it. Kerouac seems to be constantly trying to escape. In examining the novel one might wonder what is Kerouac escaping and by what means does he do so? Kerouac used two means of escape through out the novel and through out his life. His first means of escape was his constant travel. He traveled from east to west, New York to San Francisco and stopped everywhere in between. He made this trip over and over, constantly on the road. The simple title of the novel exemplifies Kerouac’s ongoing need to travel. When he and his friends got tried of traveling east to west they traveled north to south, driving all the way down to Mexico City. His travels gave him the opportunity to be an outsider with no worries. He was able to witness and observe all that there was to offer throughout the country. While journeying across the states, staying in small towns for no more than a few nights, Kerouac was able to obtain a life with no commitment or responsibility. Even if he was to make some sort of commitment to one of his many girls along the way, it wasn’t unlike him to just pick up and leave. After all the only thing people around seemed to know about him was that he liked to drink. This leads to the other form of escape Kerouac used, the alteration of reality. Kerouac would mentally alter his perception of reality through the use of drugs and alcohol. “I was getting drunk and didn’t care; everything was fine”(Kerouac 35). To him everything in life was fine as long as he was drunk. “He was beginning to drink heavily, and to drink whiskey and gin instead of just beer“ (Nicosia 96). ”That was only the beginning of his disillusionment. Jack began taking benzedrine and smoking marijuana” (Nicosia 102). Having the means by which he escapes, the question still remains what is Kerouac trying to escape? In order to understand this we must explore some of Jack’s personal issues. A issue concerning Kerouac that is very often eluded to but never really spoken about in On The Road is his possible homosexuality. While Jack never actually ‘came out’ about his sexuality, his close friends would often witness “Jack’s participation in endless rounds of sex with both men and women” (Nicosia 102). Kerouac’s homosexual tendencies caused an overriding psychological conflict: Kerouac was gay but despised homosexuals. “Jack talked incessantly about all the ‘big old fags’ he knew” (Nicosia 493). Even though Kerouac would have homosexual encounters, he felt a private guilt over his homosexual feelings. In an attempt to ease his guilt Jack would denounce homosexuality, saying that “gay sex is not in my line” (Nicosia 142). Jack was obviously ashamed of his homosexual experiences and “fought all his life against the label queer” (Nicosia 154). In 1945, he wrote a letter to Allen Ginsberg trying to resolve the issue of his possible homosexuality. He stated that “the physical aspects of gay sex were disgusting; and though the desire for it might exist in his subconscious, there was no way of determining that for sure”(Nicosia 142). His apologetic tone in the letter showed that even though Kerouac wasn’t entirely sure of his sexual identity, he still felt guilty that the mere thought of homosexuality had entered his feelings. This persistent guilt for his constant homosexual needs ultimately affected his ability to sustain close relationships. Kerouac’s poor ability to maintain relationships is evident through out his life as well as in On The Road. All through the novel, Kerouac along with Cassady, would always be chasing down one girl or trying to ‘make’ another. This very much mirrored his real life where Kerouac married three times. Jack’s first wife, Frankie Edith Parker, ended the marriage because of jack’s relentless adultery. Kerouac’s next ÇEVİRİSİ Jack Kerouac ve The Beat Hareketi "İkinci Dünya Savaşı, Amerikan toplumunda ve ulusun edebiyatında eskiden yeniye geniş bir çizgi çizdi" (The World Book Encyclopedia 427). İkinci dünya savaşı sona erdiğinde, savaş nedeniyle ertelenmiş bir arzusu vardı. Savaş sonrası Amerika, her genç adamın aynı şeyi yapıyor, iş buluyor, yerleşmiş ve bir ailenin başlamasına başlamış gibi görünüyordu. Amerika tüketicilerin bir ulusu haline geldi. Bu donuk Amerikan yaşam tarzına uymaya karşı çıkan bir gruba 'Beatniks' deniyordu. "Beats veya Beatniks, orta sınıf Amerikan hayatını ahlaken iflas etmiş olarak kınadılar. Bireycizmi en yüksek insan hedefi olarak gösterdiler "(The World Book Encyclopedia 428). Bu perspektif, şiir ve edebiyatta yendi hareketi aracılığıyla ortaya çıktı. Dövüş esnasında üretilen en önemli eserlerden biri de Jack Kerouac'ın On The Road'du. Jack Kerouac'ın yeni macerasında Sal Paradise, toplumların baskılarına uymak istemediğini, ancak tam olarak ne yapmak istediğini fark etmediğini fark eden Amerikalı bir adamı temsil ediyor. O, çok az yönü olan ve bildiği gibi dünyada kaybolmuş bir adamdır. Kerouac sürekli kaçmaya çalışıyor gibi görünüyor. Romanı incelemede Kerouac'ın kaçış nedenini merak ediyor olabilir ve bunun nasıl bir yolla yapıyor? Kerouac, roman ve yaşamı boyunca iki kaçış yolunu kullandı. İlk kurtuluş yolu, onun sürekli seyahatiydi. Doğudan batıya, New York'tan San Francisco'ya gitti ve aradaki her yerde durdu. Bu yolculuğu sürekli olarak yolda yaptı. Romanın basit başlığı, Kerouac'ın seyahat etme ihtiyacı olduğunu örneklendiriyor. Kendisi ve arkadaşları doğudan batıya doğru yolculuk yapmaya kalkıştıklarında, kuzeye doğru güneye doğru yolculuk yaparak Mexico City'ye kadar yol sürdüler. Seyahatleri ona endişelenmeden yabancı bir insan olma şansını verdi. Ülke çapında sunacağı her şeyi tanık ve gözlemleyebildi. Devletler arasında yolculuk ederken, küçük kasabalarda birkaç gece kalmamak kaydıyla Kerouac hiçbir taahhüt veya sorumluluk taşımayan bir hayat elde etti. Yolda yaşayan bir kızdan birine biraz bağlılık yapmış olsaydı bile, onun yerine gelip ayrılmaktan başka bir şey değildi. Çevredeki insanların onun hakkında bilmek istediği tek şey onun içmekten hoşlandığı şeyden sonra. Bu, Kerouac'ın kullandığı kaçığın diğer biçimine, gerçekliğin değişmesine yol açar. Kerouac zihinsel olarak, gerçeklik algısını uyuşturucu ve alkol kullanımı yoluyla değiştirirdi. "Sarhoştum ve umursamadı; Her şey iyiydi "(Kerouac 35). Sarhoş olduğu sürece hayatındaki her şey güzeldi. "Çok içki içmeye başlamıştı, sadece bira yerine viski ve cin içiyordu" (Lefkoşe 96). "Bu sadece hayal kırıklığının başlangıcıydı. Jack, benzedrin ve sigara esrar kullanmaya başladı "(Lefkoşe 102). Kaçıp vasıtası olan Kerouac, kaçmaya çalışan şeyi hala sorun olmaya devam ediyor mu? Bunu anlamak için Jack'in kişisel konularından bazılarını keşfetmeliyiz. Kerouac ile ilgili olarak, On The Road'da sıkça rastlanmayan ama gerçekten konuşulmayan bir konu, olası eşcinselliğidir. Jack, cinselliğiyle ilgili olarak gerçekten 'dışarı çıkmadı' halde, yakın arkadaşları sıklıkla "Jack'in erkek ve kadınlarla sonsuz cinsel ilişkiye girmesine" tanık olurdu (Lefkoşa 102). Kerouac'ın eşcinsel eğilimleri aşırı psikolojik bir çatışmaya yol açtı: Kerouac eşcinsel, ancak hor görülen eşcinsellerdi. "Jack, durmadan" bildiği büyük eski bayanlar "hakkında konuştu" (Lefkoşa 493). Kerouac eşcinsel buluşmalara sahip olsa da, eşcinsel duygularına karşı özel bir suçluluk hissetti. Onun suçunu hafifletmek için Jack, "eşcinsel seks benim adıma değildir" diyerek eşcinselliği reddedecekti (Lefkoşa 142). Jack, homoseksüel deneyimlerinden utanılacak kadar utanıyordu ve "bütün hayatını etiket queerine karşı savaşmıştı" (Lefkoşa 154). 1945'te Allen Ginsberg'e olası eşcinsellik konusunu çözmeye çalışan bir mektup yazdı. Eşcinsel seksin fiziksel yönleri iğrenç; Ve bunun için arzunun bilinçaltında var olmasına rağmen, kesin olarak belirleyecek bir yol yoktu "(Lefkoşa 142). Mektuptaki özür dileme tonu, Kerouac'ın cinsel kimliğinden tamamen emin olmasa da, homoseksüelliğin sadece düşüncesinin duygularına girdiğinden hâlâ suçlu olduğunu gösterdi. Sürekli eşcinsel ihtiyaçları için bu sürekli suçluluk, sonuçta yakın ilişkileri sürdürme kabiliyetini etkiliyordu. Kerouac'ın ilişkileri sürdürme yeteneği, hayatında olduğu kadar On The Road'da da ortaya çıkıyor. Romalılar boyunca, Kerouac Cassady ile birlikte her zaman bir kızın peşine düşmek ya da bir başkasını da yaratmaya çalışıyordu. Bu, Kerouac'ın üç kez evlendiği gerçek hayatını yansıtıyordu. Jack'in ilk karısı Frankie Edith Parker, Jack'in acımasız zinası yüzünden evliliği bitirdi. Kerouac bir sonraki